22 Eylül 2010 Çarşamba

NY'ta gözümüze takılan vitrinler...

Vitrinler dergi kapakları gibidir. Ne kadar özenli ve dikkat çekiciyse içeriğinin o kadar dolu olduğu düşünülür. Ya da bir şekilde içeride olanların dışarıya taşmasıdır. Bir kompozisyon anlatılır vitrinlerde. Öyle ki; o kompozisyonla anlarsın o mağazanın ürün yelpazesini, karakterini, yaşını, renklerini, tarzını, ruhunu... Eğer uyuyorsa kompozisyon sana; hipnotize olup içeri dalarsın; ya uymazsa... İşte o zaman o mağazanın yanından geçer gider arkanı dönüp bakmazsın... Arabulucudur vitrinler; bir bakıma ön pazarlık. Anlamaya çalışırsın bedeni uyar mı, odana yakışır mı, verdiğine değer mi.. İlk onlarla başbaşa kalırsın.. Eğer ikna olursan girersin içeri.. Alçakgönüllüdür, eli açıktır vitrinlerin... Sorgusuz sualsiz, karşılıksız sunar tüm güzellikleri..Hayaller kurdurur...Beklerken yanımızda arkadaşımız olur bizi oyalar. İlham alırsın..Hesapladınız mı hiç kaç saatimiz vitrinlerin önünde geçiyor?..
Yaa, hiç böyle düşünmüş müydünüz vitrinlerin hayatınızdaki yerini?
Haydi o zaman buyrun tatilde bizim gözümüze takılan vitrinlerin bir bölümüne gözatın.. Diğer bölümü mü? Onları da Fashion Night Out ile ilgili yazacağım yazımla atacağım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni yorumlarınızla mutlu etmek ister misiniz?:))

Related Posts with Thumbnails