Bir Avuç Mutluluk...

Kasım sonlarını, Aralık başlarını hiç sevmem.. Bizim aile için özel tarihlerin bir araya toplandığı bir dönemdir zira.. Bu ruh halini dağıtmam için yılbaşı bana ilaç gibi gelir.. Önce bir moral çöküntüsü, özlem... Sonra yeniyıl hazırlıklarıyla birlikte tekrar normale dönüş:)..O yüzden; bizde, her yıl ,Aralık ayı başında kurulur yılbaşı ağacı.. Her süsle birlikte bir anımızı takarız ağaca.. Onlar salındıkça ağaçta bizi hep tek tek alındıkları zamanlara götürürler.. Bu yıl ağaçtan önce kendimden başladım süslemeye:)) Yılbaşı temalı kolye uçları hazırladım..Bir avuca sığan süsler yani bir avuç dolusu mutluluk..Şimdiden yılbaşı havasına girdim bile.. Birde unutmadan; bu süsleri huysuz(!!) birine ithafen hazırladım.. Üzerinize alınmayın, o kendini biliyor:)))

Uç Uç Böcecik...

Geçen gün bir yemekte çok sevdiğim arkadaşlarımdan birisinin dünya tatlısı kızı uğur böceklerini çok sevdiğini söyledi.. Bende ona uğur böcekli bir şey yapmaya söz verdim.. Ne yapayım diye düşünürken aklıma bu kolye fikri geldi..

Uğur böceklerini toplayıp dilek tutup uçururduk. Şimdi izninizle bende bu uğur böceklerini sahibine uçururken içimden iki tane dilek tutuyorum:)...

Şu Murphy'i bir bulsam....

Kafanızı birşeylere taktığınız zaman ne yaparsınız? Ben söyleyeyim.. Mutlaka el işiyle uğraşırım..Çizerim, boyarım, bozarım birşeyleri, yeni birşeyler yaparım..İşte şu sıralar tam da böyle bir dönemde  "De Quarvain"'le tanıştım.. Kendileri bir el bileği ağrısı hastalığı sebebiymiş.. Bileğime atel takıp dinlendirmem gerekiyormuş..Tam da sırası...Murphy bu durum içinde bir  kanun yazmış.."everyhing goes wrong all at once"-yani; "herşey aynı anda kötü gider".. Ah Murphy ah, seni bir bulsam..

Ne diyelim, sağlığımız, ailemiz, sevdiklerimiz yanımızda olduğu sürece herşey gelir geçer.. Tabii ben bu elimle birşeyler yapmaya devam edersem ne kalır ne geçer o da muamma.. Ama Murphy; iyi olan birşey var; sağ elim sağlam ve elimi kullanabildiğim sürece paylaşmaya devam:)... Nasıl? Şapka, bluz, etek ve ayakkabı kreasyonumu beğendiniz mi??...

Çay vaktine yetiştim mi?...

Bir süreliğine ben de "Alice" oldum, harikalar diyarında küçülten şurubu içtim...Pastalar, kekler yaptım; fırınlayıp çay vaktine hazırladım.. Derken birden büyüdüm, yaptıklarımla doyamayacağımı anlayınca onları kolyeye dönüştürdüm..  Sizde bu diyara gelip çayınızın yanında bu tatlılardan bir parça almak ister misiniz?

Kaftanla çocukluğuma dönmek??...

Kaftan serimin ikincisi.. Bu kez bir kolye..Her iki tarafı farklı desende..

Küçükken yazlığımızın bulunduğu yerde deniz kıyısında bir kil tepesi keşfetmiştik.. Nasıl keşfettik sormayın.. Çocuğuz işte.. Merakla heryeri kurcalarken bu kil tepesini bulduk. Şimdilerin rengarenk oyun hamurları olmasa bile burası bizim için harikalar diyarıydı.. Ellerimizle, tırnaklarımızla killeri kazıp kazıp onlardan çay takımları, süsler, toplar aklımıza ne gelirse yapıyor sonra onları kum yığınlarının içine gömüp kendimizce fırınladıktan sonra oyunlar oynuyorduk.. Evdeki barbielerim, legolarım dururken annemin her akşam ellerimi kazırcasına fırçalaması pahasına killerle oynamak en güzel yaz eğlencelerinden biriydi benim için..

Yıllaaaaar sonra, elime ilk kez aldım hamuru kaftan yapmak için. Takı yapmaktan öte çocukluğuma dönmekten büyük keyif aldım.. Öyle ki rüyamda bile hamurlarla birşeyler yapmaya devam ettim.. Siz kolyeme bakarken ben doyamadığım hamurlarla başka şeyler yapmaya devam edeceğim..

Kaftan olsun, bizden olsun...

Gün sayısı olarak uzun, ama göz açıp kapayıncaya kadar geçen, dinlendirdi mi yoksa tatlı tatlı yordu mu belli olmayan gönüllerin alındığı, sevdiklerin arandığı bir bayramı daha geride bıraktık. Sadece sayfamla erişebildiğim tüm herkesin geçmiş bayramını birkez daha kutlarım..

Bayramdan önce şal desenlerinden ilham almış devamının geleceğini söylemiştim.. Giyim kuşamımızın hemen hemen tamamını uluslararası zincir mağazalardan ve yine uluslararası trendleri uygulayan yerel mağazalardan sağladığımızdan birçok farklı ülkeyle veya markayla özdeşleşmiş trendle tanıştık, uyguladık. Rus çiçekleri, Missoni zigzag çizgileri, İskandinav kazak desenleri, Valentino kırmızısı, Matruşkalar, Harajuku kızları, Japon çiçekleri, Balmain askeri teması, Anna Sui şal desenleri aklımıza kazınıp dolaplarımıza yerleşirken giysileri zengin, aksesuarları şatafatlı, desenleri bol geçmişimizin günümüze yansımalarını sadece saraylarda, müzelerde, dizi ve gösterilerde görmek, böyle bir hazineyi kullanmamak kendimize yaptığımız en büyük haksızlık.. İşte buradan yola çıkarak bende kendi değerlerimizi kullanarak bir kolleksiyon hazırlamaya karar verdim.. İlk olarak "Kaftan"ı hayatımıza nasıl sokarız diye düşünüp çalışmaya başladım.. Bu kolleksiyona ait ilk ürünüm işte bu üst oldu... Eğer biraz olsun kendimize ait değerlerimizi görebilmeyi sağladıysam ne mutlu bana:)...

Etek ucuna da logomu kondurdum:)

Şal desenden ilham aldım...

Şal desenden ilham aldım, aklımdaki birçok fikirden küpe ve kolye takımla tasarlamaya başladım..Aslında başlarken önüme koyduklarım bir duvar kağıdı parçası, sedef ve çiçekli boncuklardı.. Sonra onlar aklıma neler neler getirdi.. Biraz zaman alacağı için diğerleri, ilk olarak bu takımla başladım.. Takım dediğime bakmayın. Aslında hiç sevmem küpe, kolye takım olarak beraber takmayı.. Muhtemelen bunlarda sadece fotoğrafta birarada olacaklar sonra hep ayrı ayrı takılacaklar.. Sadece hem kolye, hem küpenin bu şekilde güzel olacağını düşündüm.. Dediğim gibi bu bir seri olacak ve bu serinin devamı gelecek.. Sadece takı olmayacak..En kısa zamanda, bitirdikçe paylaşacağım.. Merak mı ettiniz? O zaman en kısa zamanda devamıyla görüşmek üzere:))

Eskilerle yeniler...

Geçenlerde yukarıdaki kolyeyi yaptım.. Hazır bu kolyeyi yayınlarken daha öncelerden yaptığım bu tarz kolyelerimi de beraberinde paylaşmaya karar verdim. Evet, yine kahve tonları.. Bu gidişle ne kadar renkleri seviyorum desemde inandırıcı olamayacağım galiba.. Ne diyelim sonbahar kurbanıyım:) Mevsimler ister istemez renklere ve seçimlere yansıyor..